Kapitalizm halklar için savaşlar, yıkım, soykırımlar ve inkâr demektir.
Faşist T.C devleti Anadolu’yu bir halklar hapishanesine çevirmeye devam etmektedir. Anadolu’nun çok dilli, çok kültürlü, çok renkli bir coğrafya olması gerekirken, halkların inkârı ve imhası politikaları ile hareket eden devlet egemenleri eli ile tek sesliliğe, tek renge mahkûm edilmek istenmektedir.
Halkların en ufak hak arama talebine cevapları baskı ve katliamlar olmuştur.
Süryani ve Ermeni halklarına yapılan soykırım, Topal Osman ve çeteleri eli ile yürütülen Pontus katliamı, Zilan katliamı, Dersim katliamı ve sürgünü, 33 kurşun katliamı,
6-7 Eylül Pogromu ile Rumların katliamı ve mallarının yağmalanması, Kasaplar Deresi katliamı, Maraş, Çorum, Sivas katliamları, Lice katliamı, Gazi mahallesinde Alevilere karşı yapılan saldırılar, Hrant Dink cinayeti, Roboski katliamı…
Faşist T.C devletinin geleneği inkâr ve imhadır.
Zorunlu din dersleri ile alevi halkına dayatılan devlet dini, Süryani halkına dayatılan zorunlu Türkçe anadilde eğitim, resmi tarih ile gerçekler üzerinde oluşturulan burjuva betonlaşma devletin eğitim sisteminde halklara bir yer olmadığını göstermektedir.
Emperyalizm halklara savaşlar, yıkım ve felaketler getirmeye devam etmektedir. Bir yandan savaşın etkileri arasında yaşamaya çalışan insanlar bırakırken bir yandan da yüz binlerce savaş mültecisi yaratmaktadır. Halklar birbirine karşı kışkırtılıp düşmanlaştırılarak barış ve kardeşlik umutları ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Savaşın faturasını en çok çocuklar, kadınlar, emekçiler, ezilen halklar ödemektedir.
Barış için ses çıkaran, bu suça ortak olmayacağız diyen akademisyenler tutuklanmıştır, devlet çeteleri ile kanlarında duş alacağız diye tehditler savrulmuştur.
Savaş süresince Süryani halkının yalnız olmadığını alanlardan haykıran kitlelere en sert şekilde saldırılmış, burjuva medya ile gerçekler örtülmek istenmiştir.
Gerici çeteler eli ile Ortadoğu’da, Anadolu ve Mezopotamya’da cinayetler işlenmektedir. Tırlarla silah gönderdikleri çeteler bugün Suriye’de ve Irak’ta, Hıristiyanlar, Alevi ve Ezidi insanları katlederken, bir yandan da Mezopotamya ve Anadolu’da emekten, özgürlükten, adaletten yana olanlara saldırmaktadır.
Halkların ortak mücadelesinin önünde durabilecek engel yoktur. İşçiler, emekçiler, halklar olarak bizler 1 Mayıs’ta alanlara çıkarak özgürlük mücadelemizi haykırıyoruz.
Biz, Anadolu halkları, tüm bu saldırılara ve insanlığı çürüten Emperyalizm’e karşı halkların ortak mücadelesini büyütmek için 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız.
Bizler Mezopotamya halklarının direnişini ve yaktıkları umut ateşini 1 Mayıs alanlarından selamlayacağız.
Süryani halkına yönelik saldırılara dur demek, başka katliamlar yaşanmasın demek için 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız.
Boğmaya çalıştığınız Barışın sesi olacağız.
Bu suça ortak olmayacağız diyen Akademisyenlerin mücadelesi omuzlarımızdadır. Barış mücadelesini büyütmek için 1 Mayıs alanlarından haykıracağız.
Bizler her 1 Mayıs’ta olduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da devletin engellerini tanımayacağız, yasaklara boyun eğmeyeceğiz.
Halkların umudu, Halkların ortak mücadelesi ile ortaya çıkacak olan sınıfsız, savaşsız ve sömürüsüz bir dünyadadır.
Halkların kazanabilmesi ancak örgütlü bir mücadele ile mümkündür.
YAŞASIN 1 MAYIS!
ܬܺܐܚܶܐ ܚܰܕ ܐܺܝܳܪ!
HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!
YAŞASIN SÜRYANI HALK MECLISLER